İbrahim YİĞİT
Coğrafya kader değildir, belki şans belki farklı pencerelerdir. İbrahim Yiğit hocam, ilçemizin en zor coğrafyasında dünyaya gelmiş bu zorluğu şansa çevirerek ülkenin en saygın üniversitesinde eğitim görmüştür. Ülkemizin batıya açılan kapası Boğaziçi Üniversitesinden mezun olduktan sonra eğitimcilik serüveni başlamış. Bu süreçte binlerce öğrencinin yaşantısına dokunmuş onları pozitif bilimlerle buluşturmuştur. Dünyanın en zor sanatı insan yetiştirmektir. Bu sanatta en başarılar hiç kuşkusuz öğretmenlerdir. Öğretmenliğin kolay yanı öğretim zor yanı da eğitimdir. İbrahim hocam öğretmenliğin zor alanında maharetini göstererek iyi bir eğitimci olarak ilçemiz eğitimine adını altın harflerle yazdırmıştır. Eğiticilikte edenmiş oyduğu deneyimi dershanecilikten özel okula (Kolej) atlayarak özelde ilçe genelde ülke evrenselde de bütün dünya gençliğine hizmet etmektedir.
Her birimizi bir öğretmen yetiştirdi, binlerce öğretmenin arasında öğrencilerin usunda kalan öğretmenlerden olmanız dileğiyle sonsuz başarılar değerli öğretmenim. Yönünüz her daim Batı da gönlünüz edebiyatta kalsın.
H.O: İbrahim YİĞİT kimdir? (3- 4 Cümle ile)
Kişisel hayat serüveni içerisinde kendine ait bir nevi Ergenekon destanı olan birisi… Şartları zor bir çocukluğun ardından tutkulu bir gençlik, daha sonra dolu dolu geçen bir eğiticilikten sonra da hayat ve eğitime dair birikimlerini yeni nesle aktaran, bir yönüyle öğretmen, başka bir yönüyle aile babası İbrahim YİĞİT…
H.O: İbrahim YİĞİT için Manavgat ne anlatmaktadır?
Farklı güzelliklerin tek bünyede toplandığı en güzel memleket.
H.O: İbrahim YİĞİT bir edebiyatçı olarak kitaplar hakkında neler söylemek ister? Yazmak mı okumak mı sorusunu nasıl yanıtlar?
İnsanın iç dünyasını besleyen, kelamı kibarlaştıran, insanın sahip olduğu cevheri ortaya çıkaran kitapları sevdirmeliyiz. Çocuklarımıza sıkıcı bir mecburiyet hissi vermeden okuma sevgisini aşılayabilmeliyiz. Her duygu, her birikim kelimelere dökülüp yazıldığı kadar anlamlı ve değerlidir. Bu yönüyle bakınca yazmak demek isterim ki okunsun… Ama başkaları tarafından edinilmiş bilgileri, yaşanmış tecrübeleri, ortaya konulan eserleri; kısacası kişiye lazım olan her türlü bilgiye kolayca ulaşabilme zaviyesinden bakıldığında, toplumun geneli için okumanın biraz daha ön plana çıktığı kanaatindeyim.
H.O: İbrahim YİĞİT edebiyatçıları elbette edebiyat ürünleri besler bir edebiyatçı olarak roman mı yoksa şiir mi yazmak zordur. İkisinin de farklı sosyolojileri vardır ama siz hangisini tercih edersiniz?
İlham her insanda vardır ama, bunu kısa, öz ve sanatsal olarak ifade edebilenler şair olarak ortaya çıkıyor. Bence şiir yazmak, kelimeleri ilhamla beraber imbikten geçirmek gibidir ki daha zor… Zira içinde çileyi de barındırır.
H.O: İbrahim YİĞİT bir edebiyatçı olarak siz edebiyatı nasıl tanımlarsınız. Edebiyatsız bir dünyada yaşamak ister miydi?
Köken itibariyle Arapça edeb teriminden gelir. Görgü, terbiye anlamına gelen adab kelimesinin çoğulunu ifade eder. Edebiyat yazılı ve sözlü bilgiyi estetik bir zevkle sunmanın adıdır bence. Bu sebepledir ki, edebiyatsız bir dünyada insanlar duygusuz ve donuk olurdu, ben de yaşayamazdım…
H.O: İbrahim YİĞİT açısından edebiyatın amiral gemisi nedir. (Şiir, roman, tiyatro, deneme gibi) açıklar mısınız?
Ben edebiyatın amiral gemisinin roman olduğunu düşünüyorum. Kuşkusuz hepsi çok önemli ama roman okumak, gözümüzün önünden film şeridi gibi geçen bir ömrü gözlemlemek gibi geliyor bana. Hayata dair bir kompozisyon olarak ifade etmek isterim romanı.
H.O: İbrahim YİĞİT gelecekte edibi ürünler vermeyi düşünse hangi dalda ürünler vermeyi isterdi neden?
Yaşadığımız hayatta muhakkak önemli basamaklar, dönemeçler, ukdeler, yaşanabilir bir dünya ideali için gerçekleşmiş ve gerçekleşmesi muhal hedefler vardır. Bunları bütün olarak romanda daha güzel ifade edebilirdim diye düşünüyorum.
H. O: Bilim dünyası insanların yazması için en uygun zamanın sabah saat 10 ile 12 arası olarak belirlenmiş siz bu konuda ne dersiniz?
Zihnin en berrak olduğu zaman aralığının sabah saat 10 ile 12 arası olduğunu düşünüyorum. Günün diğer zamanlarında kaleme aldıklarımızı da sabah saat 10 ile 12 arasında tekrar gözden geçirmek faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
H.O: İbrahim YİĞİT için Bir kitap yazmak hem bir meslek, hem de bir hobidir, yani hem bir iş hem de bir tutkudur. Ne dersiniz.
Az kişi için hobidir, ancak kitap yazan çoğu kişi için meslektir. Çünkü güzel bir neşriyat, meslek disiplini ile mümkün olabilir. İster meslek, isterse hobi olsun; her iki grup için de tutkunun gerekli olduğunu düşünüyorum. Zira tutku olmadan kâmil bir eser mümkün olmaz, olsa bile yeterince etkili olmaz.
H. O: İbrahim YİĞİT sizce kitap yazmak mı zor yoksa o kitabı düzeltmek mi? Birde düzeltmenin sonu var mı? Edebiyat dünyası, hızlı yaz yavaş düzenle ilkesine sahiptir siz nasıl yazıyorsunuz?
Yazmak daha zordur, ancak düzeltmek belli dil kurallarına bağlı teknik bir iştir ve titizlik ister. Bazı edebiyatçılarda neşredilmiş bir eser üzerinde değişiklik yapılmak suretiyle bir takım düzenleme yapıldığını görebilmekteyiz. Kanaatimce bu düzeltme sayılmaz, daha mükemmeli yazmak amacıyla söz üzerinde yapılan bir düzenleme olarak ifade edebiliriz.
H.O: İbrahim YİĞİT sizi etkileyen Türk ve Dünya yazınındaki önemli kalemler kimlerdir. Neden? Birde Türk edebiyat tarihinde ki en önemli romancı ile şair kimdir. Neden? Siz bir edebiyatçı olarak okumak istediğiniz yazarları seçerken bir kıstasınız var mıdır? Varsa nelerdir?
Bu mülakatın cevaplanması en zor sorusu olsa gerek. Shakespeare, Nietzsche, Dostoyevski, Victor Hugo, Paulo Coelho, Edgar Allan Poe gibi dünyadan önemli isimleri saymak mümkün. Fuzuli, Baki, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Ahmet Haşim, Nazım Hikmet, Atilla İlhan; hepsi çok değerli Türk şairleri ve bizim kültür mirasımızın mimarları. Kuşkusuz önem ve değerini birbirinden ayırmakta çok zorlandığım çok büyük şairlerimiz var. Burada, çektiği fikir çilesi ve bunun kelimelere dökülmesi itibariyle en önemli şairin Necip Fazıl olduğunu düşünüyorum. Romancı olarak da Ahmet Hamdi Tanpınar demek istiyorum; çünkü Huzur romanı bende farklı bir etki bırakmıştır. Bu arada Yusuf Has Hacib'in yazdığı Kutatgu Bilig'de her Türk tarafından okunması gereken öğütler ve alınması gereken hayat dersleri vardır.
H.O: İbrahim YİĞİT bir edebiyatçıyı güzellik mi tetikler yoksa çaresizlik mi? Bir şiir güzel bir göl kenarında mı yazılır yoksa çaresizlik içinde mi?
Her insan ayrı bir renk, ayrı bir karakter olduğu için kimini çaresizlik, kimini de güzellik tetikler. Nice icatlar, nice kahramanlar zor şartlarda zuhur etmiştir. Bu yönüyle bakıldığında çaresizlik de daha anlamlı bir ifade için tetikleyici bir etkiye sahip olabilir. Maddiyata dayanmayan, insanın doğrudan ruhuna hitap eden bir güzellik de çok etkilidir. Ancak insanlığın var oluşundan beri sayıca çaresizlerin daha fazla olduğunu düşünüyorum. Bir şiirin güzelliği; bazen çaresiz olanın, bazen de göl kenarındaki insanın ruhunda saklıdır.
H.O: İbrahim YİĞİT bir edebiyatçı olarak öğrencileriniz dışındaki sivil halka hangi kitapları okumalarını tavsiye edersiniz? Neden? Bir edebiyatçı olarak ülke okurlarına ne söylemek istersiniz. Ayrıca Manavgat okurlarına özel bir mesajınız var mı? Manavgat edebiyatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Orhun yazıtlarından başlayıp öncelikle Türk klasikleri ve Türk tarihini okumalarını, Anadolu medeniyetlerini ve kültürlerini tanımalarını tavsiye etmek isterim. Çünkü önce kendi kültürümüzü, sonra da yaşadığımız coğrafyadaki diğer kültürleri tanıdığımız takdirde birbirimizi anlayabiliriz. Manavgat, çok fazla öz Türkçe kelimenin kullanıldığı müstesna bir yer. Bu kelimeleri konuşup yazarak yaşatmalıyız. Dedelerimizden ninelerimize, önceki kuşakların nice hatıraları var ki, henüz yazılmamış; bu hikâyeleri derleyip kayıt altına almalıyız. Tarihi, dağları, ırmakları, denizi ve gölü; istikbalde Manavgat'ın şair ve yazarlarını bekliyor, buna inanıyorum.
H.O: Sizi en çok etkileyen kitap (roman, şiir, tiyatro ya da araştırma) nedir? Birkaç kelime ile anlatırsanız sevinirim.
Kara Kitap, Huzur, Yüzyıllık Yalnızlık roman; Yalnızlık Paylaşılmaz, Çile şiir; Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz tiyatro; 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi'ni araştırma olarak söyleyebilirim.
H.O: Aşağıdaki isimler size neyi çağrıştırmaktadırlar?
Orhan Veli: Garip
Attila İlhan: Ayrılık Sevdaya Dahil
Nihal Atsız: Türkçülük
Necip Fazıl: Büyük Doğu fikir ve aksiyonu
Cengiz Aytmatov: Kızıl Elma
Yaşar Kemal: İnce Memet
Reşat Nuri: Tiyatro, Çalıkuşu ya da Yaprak Dökümü
Orhan Pamuk: Nobel Edebiyat Ödülü
Shakespeare: Romeo ve Jülyet
Dostoyevski: Kumarbaz
Dünya klasikleri: Suç ve Ceza, Savaş ve Barış
Türk klasikleri: Dede Korkut Masalları
Orhun Yazıtları: Türk Milletine ait ilk yazılı metinler
Boğaziçi: Türkiye'nin En İyisi
Gençlik: Gelecek
Yarenlik: Katışıksız dostluk
Şiir: Özün sözü
Batmakta olan güneş: Hayatın son evresi
Antalya HABERİ
Yorum yazarak Nehir Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Nehir Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Nehir Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Nehir Haber değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Nehir Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Nehir Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Nehir Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Nehir Haber değil haberi geçen ajanstır.