Facebook A solid styled icon from Orion Icon Library. Tiktok  

Mavi nurdan bir ırmak ve Manavgat

Türk Edebiyatı'nda Manavgat - 4

Sanatçı bürokratlar yaşadıkları kentlere farklı bir değer kazandırmıştır. Düşünsenize ressam bir belediye başkanı ilçemizi yönetse, her köşeyi birbirinden güzel değerli tablolarla donatmaz mıydı? Bir dönem geldi merdivenler boyanmaya başlamıştı, farklı bir estetik kazanmıştı merdivenler köprüler. Gitar ya da saz çalan bir kaymakam, vali olsa kentin estetik değerleri daha farklı olmaz mıydı? Kentlerimiz insanlara gülümsemez miydi? Kim başlattı bilmiyorum ama kentlerdeki elektrik trafolarını boyayıp üzerine ülkenin önemli ozanlarının şiirlerini yazmak gerçek anlamda bir estetik devrimidir. Gönül ister bu tür güzellikler farklı objelere de yansısın. Yaya geçitleri, otobüs durakları, köprülerin ayakları, hatta köprü altları (Böylece köprü altı deyiminin makûs kaderi de değişmiş olur), resmi dairelerin dış duvarları resimlerle şiirlerle bezense ne güzel olurdu.


İlçemiz ilk belediye olduğu yıllarda daha on beş yıllıkken iki büyük savaş sonrasında edebiyatımızın önemli ozanlarından Ömer Bedrettin Uşaklı ilçemizde kaymakamlık yapmıştır. Bu değerli sanatçımızın izleri hala edebiyatımızda devam ederken kentimizde sadece kâğıda döktüğü dizeler kalmış. İyi ki de bu şiirleri ilçemizde yazmış ve bu şiirler ilçemizle anılır olmuştur. İlçemizdeki ırmak kenarındaki elektrik trafosunda eski kaymakamımızın ve ozanımızın bir portresi ile Manavgat ırmağının güzelliklerini anlattığı bir şiirinin iki dizesi bulunmaktadır. Bütün bunlar çok güzel ama bütün tarihsel belgeler göstermektedir ki, Ömer Bedrettin Uşaklı ilçemizin ilk kaymakamı değildir. Bu trafoda Ömer Bedrettin Uşaklı, ilçemizin ilk kaymakamı olarak belirtilmiştir. Bu yanlıştan yöneticilerimiz bir an önce dönmelidir.
Genç cumhuriyetin sanatçı kaymakamının ruhuna dokunan ırmağımız binlerce isimsiz şairimize ilham kaynağı olmuştur. Ama edebiyat tarihi bunlar içinde sadece şiir değeri taşıyanları süzgecinden geçirmiş ve günümüze kadar yaşatmıştır. Mavi nurdan ırmak binlerce yıldır coşkusundan hiçbir şey kaybetmeden akıp durmaktadır. Bu güzelliği 20. ve 21. yüzyılda birçok gerdanlıkla süsledik (baraj ve köprülerle). Yüzyıllardır sağında ve solundaki ovalara can suyu olan mavi nurdan ırmak, son yıllarda binlerce insanımıza geçim kaynağı sunmaktadır. Bütün bu varsıllıkların yanında Ömer Bedrettin Uşaklı’dan sonra hiçbir ozanımız bu mavi nurdan ırmağa niteleyen şiirler yazmamış ya da yazamamıştır. Yazılı binlerce şiir bireysellikten çıkıp ulusallığa, sonrasında da evrenselliğe ulaşamamıştır. Bizler ilçemizi son kırk yıldır turizmde pazarlarken, doğal ve tarihsel güzelliklerimizi turistlere pazarlarken kültürel değerlerimizi ihraç edememenin sıkıntısını çekmekteyiz. Gönül ister ki, Manavgat ırmağına yazılmış bu şiirlerin farklı dillerde çevirisinin yapıldığı küçük süs eşyaları bütün otellerimizde pazarlansa. Böylece yüzlerce yıllık bir geleneğe sahip olan Türk şiiri bütün dünyada tanınırdı. Bizler birçok batılı şairin şiirlerini ezbere okurken, kendi değerlerimizin farkında değiliz neden acaba? Çok yakın gelecekte mavi nurdan ırmak şiirlerinin birçok süs eşyasında, küçük ev aletlerinde, evimizi ve işyerimizi süslemesi dileğiyle.

  • “ÇAĞLAYAN
    Parıldayan billûr köpük sütunlarıyla,
    Baş döndüren gür sesiyle coşup taşarak
    Yatağından uçuruma atlıyor ırmak...
    Korku sinmiş etraftaki her yeşil dala,
    Canlı, cansız, yılmış gibi çılgın ırmaktan,
    Yaprakcıklar çekiniyor kımıldamaktan.
    Issız, harap bir değirmen çökmüş kenarda;
    Kanlı gözler gibi dönen şu girdaplarda
    Coşkun, engin denizlerin tahassürü var...
    Yalnız bu ses dolaşıyor sanki rüzgârda,
    Bu çığlıkta kayboluyor bülbülün sesi;
    Yalnız bir ses : çağlayanın gürüldemesi!
    Bu gürleyiş bir derenin neşesi değil;
    Yeşil limon bahçeleri bu sesle uyur,
    Dağ başında, düz ovada bu ses duyulur.
    Yalnız gezen kaplanların gür sesi değil;
    Durgun, tatlı bir ahengin çıldırması bu!..
    Buzlu yayla sularının korkunç yası bu!..

Sanatçımızın ve Kaymakamımızın ruhu şad olsun.

Cumhuriyetin ilk yıllarında yazdığı şiirleriyle tanınan Ömer Bedrettin Uşaklı, 1964 yılında İstanbul’da öldü. 1928-30 yılları arasında Manavgat Kaymakamlığı yapan Uşaklı, Antalya ve çevresine ilişkin şiirleriyle de tanınmakta. Şiirlerinde gurbet duygusu, ölümsüzlük özlemi gibi temaları işleyen Uşaklı, yaşadığı çevreyle ilgili peyzaj betimlemelerine de çok sık yer verir. Uşaklı'nın bu tür şiirleri arasında Antalya ve Manavgat esinli şiirlerin özel bir yeri vardır. Sözünü ettiğimiz bu temaların bir arada ve yanyana işlendiği şiirlerden "Bataklık Güneşleri" (Antalya 1928), "Tahtacı Güzelleri" (Antalya 1930), "Çağlayan" (Antalya 1930), "Irmakta Akşam" (Manavgat 1931), "Anneme" (Antalya 1931), Uşaklı'nın Antalya ve Manavgat'ta yazdığı şiirlerden bazıları. Ömer Bedrettin Uşaklı'nın, şarkısından da tanıdığımız "Yıldızların Altında" şiirini Manavgat Irmağı için yazdığına inansak da bu biraz zor görünüyor; zira bu şiiri, Uşaklı'nın, Manavgat Kaymakamlığı öncesinde, 1926 yılında yazdığı görülüyor.

Uşaklı'nın Manavgat Irmağı için yazdığı şiiri "Irmakta Akşam" adlı olanı. "Çağlayan" şiirindeki "ıssız harap bir değirmen kenarda çökmüş / Kanlı gözler gibi dönen şu girdaplarda" dizeleri de Manavgat Çağlayanı'nı esinliyor. İşte bu şiirler:

  • IRMAKTA AKŞAM
    Söğütler arasından üç yelkenli geliyor, / İnce direklerinde bayrak bayrak üstüne... / Uzaktan kaptanların gür sesi yükseliyor; / Çınarlardan düşüyor yaprak yaprak üstüne....
    Deniz kokan iplere ince dallar dolaşmış / Mavi küpeştelerde ışık dolu bir akış. / Bahçeler gölgeleşmiş, yelkenler sırmalaşmış; / Altundan köprü kurmuş güneş ırmak üstüne!..
  • ÇAĞLAYAN
    Parıldayan billûr köpük sütunlarıyla, / Baş döndüren gür sesiyle coşup taşarak / Yatağından uçuruma atlıyor ırmak...
    Korku sinmiş etraftaki her yeşil dala, / Canlı, cansız, yılmış gibi çılgın ırmaktan, / Yaprakcıklar çekiniyor kımıldamaktan.
    Issız, harap bir değirmen çökmüş kenarda; / Kanlı gözler gibi dönen şu girdaplarda / Coşkun, engin denizlerin tahassürü var...
    Yalnız bu ses dolaşıyor sanki rüzgârda, / Bu çığlıkta kayboluyor bülbülün sesi; / Yalnız bir ses : çağlayanın gürüldemesi!
    Bu gürleyiş bir derenin neşesi değil; / Yeşil limon bahçeleri bu sesle uyur, / Dağ başında, düz ovada bu ses duyulur.
    Yalnız gezen kaplanların gür sesi değil; / Durgun, tatlı bir ahengin çıldırması bu!.. / Buzlu yayla sularının korkunç yası bu!..

Uşaklı'nın "Tahtacı Güzelleri" de Antalya'nın tahtacı kızlarını betimleyen Antalya'ya has bir şiir:

  • TAHTACI GÜZELLERİ
    Güneşi baltaların / Ucunda taşıyarak; / Burdan daha çok uzak, / Bir ormana gidiyor / Tahtacı güzelleri... / Yemyeşil ormanların / Baş tacı güzelleri...
    Kırmızı, al, yeşil, mor / Fistanları rüzgârın / Elinde birer bayrak; / Gür siyah saçlar, gümüş / Paralarla karışık; / Omuzlara dökülmüş... / Çam kokusuyla dolu / Taşkın göğüsler açık; / Türkülerle gidiyor / Tahtacı güzelleri..
    Kırmızı, al, yeşil, mor / Fistanları rüzgârın / Elinde birer bayrak... / Semiz katırlarıyla / Yapraklara basarak, / Ormanlardan ormana; / Türkülerle gidiyor / Tahtacı güzelleri... / Yemyeşil ormanların

Baş tacı güzelleri
Kaynak: Ömer Bedrettin Uşaklı, Bütün Eserleri, Haz. Prof.Dr. İnci Engünün, ADTYK, TDK Yay., Ankara, 1988

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Hidayet Oktay - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Nehir Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Nehir Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Nehir Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Nehir Haber değil haberi geçen ajanstır.



Anket Turistlerden şehir vergisi alınmalı mı?
Tüm anketler